Takip edenler hatırlayacaktır, 2 yıl kadar önce o zamanın Twitter’ı bugünün X’inde “Dijital Köşe” başlığı ile günlük yazılarım vardı.
Bu 2 yıl acısıyla tatlısıyla geride kaldı.
Bu kararı almak inanın benim için kolay olmadı.
13 yılı aşkın canlı radyo programcılığı, son 3 yılı da dijital içerik üreticiliği ile geçen 16 yıllık medya hayatımda heybemde çok şey birikti.
16 yıllık meslek deneyimimde çoğu şeyi gördüm desem yalan olmaz.
Elbette benim de bu zaman dilimi içerisinde hatalarım oldu, bazen dezenformasyona kapılıp aldandığım da oldu.
Ama bir hata varsa özür dilemeyi, kırdığım olduysa da hem açıktan hem de bire bir arayarak özür dilemesini bildim.
En zor günde dahi sırtımı dayadığım güç vicdani rahatlığım oldu.
Kimseye kasıtlı aleyhte bir haberim olmadı.
Peki neden zor bir karardı yazmaya dönmek?
Açıklayayım;
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki yaptığınız haber, yazdığınız yazı, X paylaşımınız hatta attığınız story…
“Sana kim bu paylaşımı yazdırdı?” “Kim bu haberi sana yaptırdı?”
“Kim sana bunu yaz dedi? “
Evet evet… Bizim meslekte yeni türedi bu suçlamalar.
Ve birçok meslek büyüğüm bu nedenle kendine ister istemez otosansür uygulamaya başladı.
Açıkçası bu stresten uzak durmak ve YouTube kanalımda röportaj bazlı ilerlemek istiyordum.
Ancak, neden mesleğini icra etmene birilerinin sanrıları yüzünden engel oluyorsun dedim ve gelen bu teklifi kabul ettim.
Yazacağım.
Meslektaşımız Mevlüt Yüksel’in internet alemine kazandırdığı meşhur meem sözü vardır ya hani “Biz de burada durarak onları rahatsız etmeye devam edeceğiz” tam da öyle bir haldeyim.
Kırmadan, incitmeden, iktidar için de muhalefet için de dostlarımız için de sektörümüz için de iş dünyamız için de gördüğümüz yanlışları, eksikleri, hataları yazacağız.
Kötülerin kol gezdiği yerde vicdanlı insanların sesi çok daha yüksek çıkmalı…
İlk yazı için belki de uzun bir girizgah yaptım ama mazur görün meramımı anlatmak istedim…
Tabii bir de bana bu köşeyi açan Ensonhaber’e değinmeden ilk yazıya nokta koymak olmaz.
Türkiye’de ve dünyada dijital dönüşümü ilk fark eden,
Haber platformları arasında günlük bazda en yüksek tekil ziyaretçisi olan,
En yüksek mobil kullanıcıya sahip,
En yüksek sosyal medya erişimini yakalayan,
Kendini güncellemeyi de yenilik yapmayı da bilen,
Milyonlara ulaşan bir mecradan gelen bir teklife hayır demek mümkün mü?
Umarım yolumuz uzun, yol arkadaşlığımız unutulmaz olur…
Velhasıl…
Bundan sonra her Çarşamba ve Cuma yazılarımla burada buluşacağız.
Bazen siyasetin tam ortasında olacağız,
Bazen kulislerde gezineceğiz.
Bir anda siyasetin sıkıcı gerginliğinden magazinin tozpembe dünyasına dalacağız.
Sporun fanatikliğinde birlikte deşarj olacağız,
Gastronominin oburluğunda damaklarımızı sulandıracağız.
Dizileri filmleri konuşacağız…
Dertleşeceğiz ama neşemizi kaybetmeyeceğiz.
Kızacağız, ama küsmeyeceğiz.
Üzüleceğiz ama ayağa kalkmasını da bileceğiz.
İnsanız, hatamızla, duygularımızla, coşkularımızla var olacağız.
Belki arada bir zülfü yâre dokunacağız ama bilin ki
Grup Gündoğarken’in dediği gibi
Niyetimiz kimseyi kırmak olmayacak.
Oradakini şuraya koymakta da zaten zerre gözümüz yok.