Hangi bakanlar gidecek?

Yazının başlığı “Hangi bakanlar gidecek?” çünkü öyle zannediyorum ki bu hafta ve kabine değişikliği açıklanana kadar olan süreçte en çok duyacağımız sorulardan bir tanesi bu olacak. 

Bu yazıyı Sayın Erdoğan okur mu?

Sanmam…

Ancak ben okuyacağı varsayımı ile Sn Cumhurbaşkanı’nın en son grup toplantısına ve  yurt dışı dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamaya atıfta bulunmak istiyorum.

Lafı uzatmayacağım, yazıyı süslemeyeceğim, direkt içimden geçenleri iki maddede yazacağım ki zaten son madde yazının başlığı ile ilgili.

1.  Sn Erdoğan son grup toplantısında, toplumun da gündeminde olmasından mütevellit asayiş ve hukuk sorunlarına değindi. Yerinde ve önemliydi… “Neşteri vururuz” sözleriyle oldukça üst perdeden konuya girmişti Sn Erdoğan.

Ben de geçen haftaki yazımda “Peki icraat?” diye sorup bir de tahmin yürütmüştüm.

“Sn Erdoğan için icraat aşaması artık zaman meselesi…” 

Cumhurbaşkanı icraat adamıdır. 

Takdir edeni olduğu gibi tenkit edeni de elbette var ancak neredeyse çeyrek asra varan iktidar döneminde sanırım bir Allah’ın kulu da çıkıp Erdoğan icraat adamı değil diyemez! 

Vatandaş onun bu özelliğini sevdi, yaşamı boyunca da çok az siyasetçiye nasip olacak bir gönül makamına getirdi. 

Ve evet, insanlar Sn Erdoğan’ın bir kez daha sözünün nasıl eri bir adam olduğunu görmek istiyorlar.

Özellikle asayiş ve adalet noktasında net bir adım bekliyorlar. 

Zaten bu söylediklerimi birçok saha araştırması da destekliyor, destekliyor da saha araştırmasına ne hacet? Ekmek aldığınız fırıncıyla, tıraş olduğunuz berberle, alışveriş yaptığınız manav ile bakkal ile konuşsanız zaten ilk sözleri benim yazdıklarımdan farklı olmaz…

Sorun nerede, sistem nerede tıkanıyor: buna dair elbette bir fikrimiz var ancak net olarak bilmemiz mümkün değil.

Lakin halk, Sn Erdoğan’ın sözlerindeki vaadi görmek istiyor. 

Millet, neşterin vurulmasını istiyor. 

2. Sn Erdoğan, yurt dışı dönüşü uçakta gazetecilerin soruları üzerine hem parti bazında hem de kabine özelinde bazı değişikliklerin olacağını açıkladı. 

Bu haberi görür görmez ilk içimden geçenleri aynen aktarıyorum…

“Eyvah eyvah, yaktın bizi Reis, işte şimdi yandık…”

“Bakan toto mevsimi hayırlı olsun.”

Peki neden böyle düşündüm. 

Neler yaşanacağını çok iyi biliyorum da ondan!

Sipariş özel haberler mi dersin, bakanlık için şansını deneyenlerin yoklama haberleri mi dersin, her gün birilerinin dolaşıma soktuğu bakanlar listeleri mi dersin, sinyalciler mi dersin, kulisçiler mi dersin, yevmiye peşinde koşanlar mı dersin…

Velhasıl bu bilinmezlik ve dezenformasyon süreci hiç iyi olmadı gibi…

Yaşayıp göreceğiz. 

İsrail Kaybediyor!

Sn Erdoğan “Dünya Beşten Büyüktür” dediğinde içeride ve dışarıda birçok insan meselenin özünü kavrayamamış, Cumhurbaşkanı’nı popülizmle itham etmişti. 

Üzerinden çok geçmeden dünya, Birleşmiş Milletler’in yapısını hatta mevcut şartlarda varlığını tartışır hale geldi. Kaldı ki artık sadece Birleşmiş Milletler değil NATO da ciddi bir şekilde sorgulanıyor.

Sn Erdoğan, siyasi tecrübesi, olayları okuma kabiliyeti en yüksek aktif siyasetçilerden biri. Bu söylediğim Türkiye için değil 1. dünya ülkelerinin tamamı için geçerli. 

İşte bir somut örnek de İsrail meselesi. 

İsrail’in mazlum Filistin halkına uyguladığı zulme yıllardır en güçlü şekilde karşı çıkan, hemen hemen her uluslararası platformda İsrail’in uyguladığı planlı, programlı soykırımı anlatan tek lider Sn Erdoğan.

Sn Erdoğan sadece İsrail’in yaptıklarını cesur bir dille anlatmıyordu. Bu işlerin bugünlere geleceği noktasında tüm dünyayı uyarmaya çalışıyordu…

Ve işte bugün. 

Birleşmiş Milletler'den Fransa’sına, İskoçya’sından İspanya’sına tüm dünya İsrail karşısında artık sessiz değil. 

Yeter mi?

Hayır!

Peki İsrail’e tepkiler bu ülkelerle sınırlı kalacak mı?

Asla! 

İsrail on yıllar sonra ilk kez dünya kamuoyu gözündeki mağduriyetini yitirdi. 

Halk desteğini kaybetti. 

Kaçınılmaz son ise Netanyahu’nun uluslararası mahkemelere elleri ve ayakları zincirli bir şekilde çıkması! 

Bu son söylediğim belki bugün için bir temenni ancak çok da uzak olmayan kaçınılmaz bir gelecek! 

Ve o gün geldiğinde…

Tarih, Filistin halkının destansı direnişini, bu direnişe destek veren milletleri ve liderleri asla unutmayacak…

Erşan Kuneri Olmuş mu?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Olmuş!

Bu haftanın önceden planlanan röportaj ve toplantılardan çok yoğun geçeceğini bildiğim için hafta sonunu bol bol dinlenerek, enerji depolayarak geçirdim. 

Eşlikçim de Erşan Kuneri’ydi. 

İlk sezonu beklentimin üzerindeydi.

Peki bu sezon?

Her şeyde olduğu gibi Erşan Kuneri’de de ikiye bölünmüşlük vardı sosyal medyada. Bir kısım oldukça beğendiğini söylerken bir kısım ise Cem Yılmaz’ın artık komik olmadığını söylüyordu. 

Vallahi kim ne derse desin, ben Erşan Kuneri’nin ikinci sezonunu da en az ilk sezonu kadar hatta daha fazla beğendim. 

Sosyal mesajlar, göndermeli espriler, yerinde taşlamalar, ufak tefek hınzırlıklar, oyunculuklar ve dönem işlerinin en önemli parçası dekor… 

Cem Yılmaz bence çok ince bir işçilik çıkarmış. 

Hele hele Erşan Kuneri’nin yaşlılığı…

Sanıyorum Cem Yılmaz’ın imza rollerinden biri olacak… 

Herkesin fikrine elbette saygı duyuyorum. Ama ben hafta sonu keyifli bir 5 saat geçirdim.

Ve bence Erşan Kuneri’nin ikinci sezonu da olmuş.

Ama bu sonuçta sanat. Pizza değil ki!

Herkesi mutlu etmesini bekleyemeyiz değil mi?

Başa dön