
CHP gasbetmiş, DP yasayla geri almıştı
Ümit Yenişehirli
Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihin çok özel bir döneminde, farklı şartlar altında kurulup, faaliyete geçmesi ve sonrasında yaptıkları, beraberinde pek de örneği görülemeyecek olayları da getirmişti.
CHP’nin, kuruluşundan itibaren haksız bir biçimde üzerine geçirdiği mülklerin, çok partili hayatın başlamasıyla birlikte devlet tarafından geri alınamaması üzerine ancak özel bir kanun çıkarılarak sağlanabilmesi, bu garip uygulamalardan birisiydi.
CHP’NİN ARKA BAHÇESİ HALKEVLERİ
CHP’nin ilk yıllarından itibaren, kitlelere “ideolojik yükleme” yapılması, bir tercih olarak ortaya konmuştu.
Kapatılan Türk Ocakları yerine kurulan Halkevleri, CHP teşkilatının bir parçası olarak konumlandırılmıştı. Bu amaçla 19 Şubat 1932 tarihinde, 14 kentte faaliyetlerine başlayan Halkevleri, CHP ilkeleri uyarınca “halkın aydınlanması” doğrultusunda çalışmışlardı.
CHP, bu işe o kadar önem vermişti ki; partinin iktidardaki son yılı olan 1950’de, biri İngiltere’nin başkenti Londra’da olmak üzere Halkevlerinin sayısı 478’e, Halkodalarınınki de 4332’ye ulaşmıştı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bu rakamları bile yeterli bulmuyor, “Halkevleri 500’e, Halkodaları 10000’e ulaşmalı.” diyordu.

“HALKEVLERİ ÜLKÜMÜZÜN KÂBESİ’DİR”
Halkevleri ve Halkodaları, yeni rejimin ideolojisini geniş kitlelere yaymak için olağanüstü bir çaba içerisindeydi. Bu mahfillerde, sadece 1932–1940 yılları arasında 23750 konferans, 12350 tiyatro gösterisi, 9050 konser, 7850 film gösterimi ve 970 sergi düzenlenmişti. Halkevleri aracılığıyla halka, “devrimin aşılanması, geçmişe ait izleri silmek, kaynaşmış kütle oluşturmak, laiklik, terbiye, telkin" gibi başlıklarla ideolojik yükleme yapılmaya çalışılıyordu. Buralarda düzenlenen balolarla organizasyonun “eğlence” tarafı da gözetiliyordu.
Oluşturulan ekosistemin önemli unsurları olan okumuş yazmışlar, şairler, yazarlar, gazeteciler, bürokratlar, bu uğurda bütün hünerlerini göstermekteydiler. Bunlar arasında yazdıkları şiir ve yazılarda Halkevlerinden, “İlahi mabed, ülkümüzün Kâbesi, tanrı evi, İslam’ın camisi, Hristiyan’ın kilisesi, Kemalist mezhebinin de Halkevleri." şeklinde bahsedenler görülmüştü.

BİNLERCE MÜLK CHP'NİN ÜZERİNE TAPULUYDU
Elbette bütün bu etkinliklerin yapılması için çok sayıda fiziksel mekâna da ihtiyaç vardı. Bu “sorun”, valilerin aynı zaman CHP il başkanı olduğu dönemde, kamu gücünün kullanılmasıyla aşılmıştı. CHP'nin ileride başını en fazla ağartacak bu uygulamayla valilik ve kaymakamlıklar devlete ait binaları, tapu sorunu bulunan mülkleri, sahipsiz kalmış yerleri Halkevlerine veriyor, sonra da bunlar CHP'nin “tapulu malı” oluyordu. Dönemde, zaman zaman “vatandaş bağışı” olduğu iddia edilen mülkler de CHP’ye hediye ediliyordu.

DEMOKRAT PARTİ İKTİDARA GELİNCE...
Çok partili hayata geçilip, Demokrat Parti'nin girdiği ikinci seçimde tek başına iktidara gelmesiyle birlikte ise Halkevleri üzerinden CHP’nin sahip olduğu mülkler konusu önemli bir gündem maddesi haline gelmişti. Menderes Hükümeti ve Demokrat Parti sözcüleri, CHP’nin tek parti olarak işbaşında bulunduğu dönemde, Halkevleri ve Halkodaları vasıtasıyla haksız mülk edindiğini anlatarak, teşkilatın kapatılması, bütün bu mülklerin de partiden geri alınarak Hazine’ye ve hak sahiplerine iade edilmesi gerektiğini dile getirmekteydiler.
CHP’li çevreler ise bu eleştirilere, Halkevlerinin revize edilerek varlığını sürdürmesi gerektiği görüşünü savunmaktaydılar. Ancak DP tarafından, böylesi yaklaşımların daha önce de dile getirilmesine rağmen bir adım atılmadığı, CHP’nin sadece konuyu geçiştirme taktiği sergilediği anlatılmaktaydı.

MİLLETTEN ÇALINAN MALLARI GENE MİLLETE VERİYORUZ
Kanun tasarısı TBMM’ye geldiğinde söz alan DP’li milletvekilleri, CHP’lilerin kanundan “gasp ve müsadere kanunu” şeklinde bahsettiklerini belirterek, “Eğer bir gasp ve müsadereden söz edilecekse devlet hazinesinden ve millet malından bunu asıl yapan CHP idaresidir. Bu yolla yüz milyonlarca liralık mülk CHP tarafından çalınmıştır, gasbedilmiştir. Demokrat Parti, bu malları alıp üzerine oturacak değildir. Milletten gasbedilmiş mülkler gene millete iade edilecektir.” görüşünü dile getirmişlerdi.

CHP’Lİ NADİR NADİ: HAKSIZ MÜLK EDİNMEYİ İNKÂR EDEMEYİZ
CHP’nin haksız mülk edinimi o kadar aşikâr bir durumdu ki, tek parti yönetimince en muteber gazetecilerden biri sayılan, Cumhuriyet gazetesinin sahibi olan Nadir Nadir bile bu tartışmalar üzerine, “CHP’nin elindeki sınırsız otoriteyle çeşitli mülkler edindiğini inkâr etmenin güç olduğunu, haksız kazanılmış malların geri alınmasının düşünebileceğini.” belirtmişti. Bu arada aynı kabul edişle bazı CHP teşkilatları da daha kanun çıkmadan kullandıkları binaları boşaltmaya başlamışlardı.

CHP GENEL MERKEZİ BİLE HAKSIZ EDİNİLMİŞ MÜLKTÜ
Sonunda uzun bir süre gündemi meşgul Halkevlerinin kapatılması ve CHP tarafından haksız bir biçimde edinilen mülklerin iadesiyle ilgili kanun tasarısı, 8 Ağustos 1951 tarihinde kabul edilmiş, 10 Ağustos 1951’de de Resmi Gazete’de yayınlanmıştı. Gazetelerden Ulus “Müsadere kanunu çıktı”, Zafer “Gasbedilen mallar millileştirildi”, Son Saat “Meclis Halkevlerini millete iade etti” başlıklarını kullanmıştı.
Yasanın çıkmasının ardından tahliye işlemleri başlamış, valilik ve kaymakamlıklar bu süreci takip etmişti. Bu arada, haksız elde dilen mülkler kapsamında binalar mühürlenirken, aynı durumdaki CHP Genel Merkez binası da boşaltılmış, parti yönetimi Ulus gazetesi binasının bir kısmına taşınmıştı.
Kanunla ilk etapta Hazineye 434, köylerin tüzel kişiliğine 378, belediyelere 113, özel idareye 36 olmak üzere toplam 961 gayrimenkulün intikali sağlanmıştı. İlerleyen süreçte takipten kaçan mülklerin de olduğunun fark edilmesi üzerine 14 Aralık 1953’te ikinci bir kanun çıkartılarak, kaçırılan bu mülkler de Hazine’ye devredilmişti. 29 Aralık 1953 tarihi itibarıyla da CHP’nin haksız yolla elde ettiği mülklerin Hazine’ye devir işlemi tamamlanmıştı.
- Prof. Dr. Ömer Obuz, “Halkevlerinin Kapatılmasının Türk Basınına Yansımaları”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Aralık 2015

Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış