Ümit Yenişehirli yazdı: Antik Çağ hortlağı 'yeni' akımlar
Yusuf Balıkçı

Modern dünyanın maddiyata odaklanan yapısında, gerek her şeye rağmen anlam arayışına girmeye çalışan gerekse de “moda” oluşuyla akımlara katılan kitleler, günün sonunda bir dolu hurafeyle çevrili hale geliyor.

Aslında paradoksal bir biçimde, genellikle rasyonel düşündüğü varsayılan çağdaş kesimlere hitap eden spiritüel, ezoterik, paranormal akımlar, antik çağların putperest ritüellerinden aparma irrasyonel unsurlarıyla insanları boş umutların peşinde sürüklerken, bolca da paralarını alıyor.

Bütün bunlar için gerekli giysi, eşya, muhtelif obje vb. piyasası, dünya çapında her yıl milyarlarca doların harcandığı ciddi bir endüstri haline gelmiş durumda. Son dönemlerde dillendirilen “plastik şaman” tabiri de sahadaki maddi ve diğer suiistimalleri gerçekleştiren kötü niyetliler ile şarlatanları tanımlamak için ortaya çıktı.

Bu suistimaller en fazla, insanların; geleceği bilme, başa gelebilecek kötülükleri önleme, kolay yoldan maddi imkânlara kavuşma gibi arayışları etrafında yoğunlaşıyor.

ORTA ÇAĞIN CADILARI

Eski çağlardaki pagan toplumlardaki inançlarda, açıklanamayan olaylar karşısında “farklı” olduğu düşünülen kişiler, büyücü, şaman ve cadı olarak diğer insanlardan ayrılmaktaydı. Uzun asırlar boyunca, kimi tedavi yöntemleriyle ya da birilerine kötülük yapabilme yöntemlerini bilmeleriyle hem saygı duyulan hem de korkulan bu figürlere karşı pek bir şey yapılamamıştı.

Hıristiyanlık yaygınlaşıp, Papalık güç kazanarak engizisyon mahkemeleriyle baskı otoritesi oluştuğunda ise durum değişecekti. Artık büyücülük, kadınlarda cadılık ciddi bir suçtu. Bu anlayışa göre cadı, şeytanla anlaşma yapan ve karşılığında uğursuz tabiatüstü güçler kazanan kadın ve genç kızlardı. Bir başka ifadeyle cadılar, normal ve iyi olan her şeyin tam tersini temsil ediyordu. Toplum, “ekin yetiştirmeyen, aksine onları yok eden, çocuk doğurmayan hatta bazen onları yiyen cadılar”dan ürküyordu. Bu durum, Kilise ve krallıkların sert tepkisiyle Ortaçağ’da, yaklaşık 300 yıllık bir dönemde 45 bin civarında cadının – elbette aralarında binlerce masum da vardı - yakılmasına yol açmıştı.

ESKİ HURAFELER, YENİ AKIMLARA DÖNÜŞTÜ

Uzun asırlar boyunca dünyanın inanç haritası ağırlıklı olarak, kendisini ulusal ölçeklere sıkıştırıp “seçilmişlik” iddiasındaki ve dışarıdan katılıma kapalı Yahudilik, hayatın hemen her alanında tutarlı cevaplar üretemeyen, teslis akidesiyle (üç tanrı) kafaları karıştıran Hıristiyanlık ve Uzakdoğu dinleri ile kimi yerel inanışlardan oluşmaktaydı.

İslam ise ortaya çıktığı ilk andan itibaren tutarlı inanç hükümleri ve pratik ibadetleriyle insanların kitleler halinde katıldığı bir din haline gelmişti. Ancak yine de özellikle Batılı birçok toplumda İslam’a karşı önyargılar, düşmanca tutumlar görülmekteydi. Önceleri Haçlı zihniyeti, sonrasında ise bugünlere kadar uzanan İslamafobik bakış açısı İslam’a yönelik haksız ve insafsız tutumlara dayanak oluşturmaktaydı.

İSLAM’DA “ALLAH’A SIĞINMA” VAR

Toplumların benimsediği inançlar içerisinde batıl itikat ve hurafelere karşı en rasyonel yaklaşan İslam dininde vampir, cadı, hortlak gibi inanışlar yer almazken, sadece büyü ve nazar ile ilgili çekinceler ve fıkhın çerçevesini belirlediği kimi önlemler almak, en önemlisi ise “Allah’a sığınmak” esas.

Eski devirlerden uzanan çizgide ise günümüzün çağdaş insanı, yine birçok batıl itikada kendini kaptırmış durumda. Devrin düşünce ve inançlarına etki eden sekülerizm, subjektivizm, kayıtsızlık, aşınmışlık, bireycilik, hazcılık, tükenmişlik, küreselleşme, çoğulculuk, hızlı değişim ortamı ve benzeri olgular, “farklı” inanç pratikleri için uygun ortamlar hazırlıyor. İnsanların, ölmüş atalar ve diğer sevdikleriyle “irtibat kurma” beklentisi de bu türden umut tacirliği sistemini beslemekte. Bu arada, yine tarihten alınıp da bugün parlatılmaya çalışılan inanç akımlarından bir diğeri de paganizm. Bugün Batılı ülkelerdeki birçok aşırı sağcı akım, antik çağlardaki pagan ritüellerini günümüze uyarlamaya çalışıyor.

NEW AGE İNANIŞLAR

Çok eski devirlerde de var olan, toplumların boş inançlara kapılmasına yol açan akımlar, zaman içerisinde bazen şekil ve fonksiyon değiştirse de etkisini yeni devirlerde de sürdürüyor.

Toplu olarak “New Age” de (Yeni Çağ) denilen bu akımların içinde yer alan simya, büyü, astroloji, rüya, bitkisel şifa, kuantum, enerji, isim ve sayı analizi, inziva, ruhsal şifa, Hıristiyan sembolizmi, Maya takvimi, Şamanizm, Feng Shui, yeryüzü gizemleri, insan potansiyeli, nefes, ses ve doğa terapileri, meditasyon, manifesting, Aborjin geleneği, reiki, Taoizm, karma, Zen, Budizm, Hinduizm, Mistisizm, Sufizm, manevi bilinç, fal, eski Yunan geleneği, reenkarnasyon, yoga, eski Yahudi geleneği, numeroloji, tarot, obsidyen, quartz ve diğer taşlar gibi alt başlıklardaki bölümler, eklektik bir yapı olarak hayata karışıyor.

Bu akımların neredeyse tamamının ortak özelliği ise günah ve cezaya yer vermemeleri, “ibadet zorlukları” içermemeleri, sevgi ve müsamahayı öne çıkarmaları, kimi yer altı örneklerinde yer yer cinsel etkileşimlere müsait zeminler hazırlayıp, bu konuda katı kurallar getirmemeleri olarak öne çıkıyor. Bu özellikler de New Age akımların dünya çapında hızla yaygınlaşmasına yardımcı oluyor.

YOGA: HİNT TANRILARINDAN GÜNÜMÜZE

Bugün, birçok insanın; ruh disiplini, aydınlanma, Nirvana arayışı vb. benzeri gibi argümanlarla umut bağladığı yoga pratikleri de aslında geçmişi antik çağlara kadar uzanan Uzakdoğu dinlerinin içinden çıkıp gelen inanışlardan parçalar barındırıyor.

Yogadaki pek çok kutsal söz, ritüel ve pratik, Budizm, Hinduizm, Jainizm ve Taoizm’in kimilerine göre 3 bin civarı, kimilerine göre ise “milyonlarca” olan tanrıları ile onlara yönelik inanışlardan izler taşımakta. Yogada önemli bir yeri olan mantraların (dini sözler) neredeyse tamamı, antik çağ Uzakdoğu dinlerinde, tanrılar panteonunda (tanrılar topluluğu) bulunan tanrılara yakarışları içermekte. Böylece, asırlar ötesinin Hinduizm, Budizm ve Taoizminden yığınla söz ve ritüel, yogayla güncel olarak tekrarlanıyor.

CADILIK VE FEMİNİZM

Dünya geneline, Avrupa’daki “68 Hareketi” ile yayılan gençlik akımları içerisinde hippilik ve feminizm de yer almıştı. Bu yıllarda, eski bir tarihsel ve toplumsal fenomen olan tabiat tapımı ile cadılık ise ilginç bir biçimde hippilik ve feminizmle buluşmuştu. Hippiler, eski asırların tabiat unsurlarına tapım inançlarından bazılarını güncellerken, feministler de kendi duruşlarını cadılık inancıyla iç içe geçmiş olan “wicca” anlayışından kavramlarla açıklama gayreti içine girmişlerdi. Dünya genelinde 31 Ekim’de kutlanan Cadılar Bayramı’nda ise son yıllarda birçok feminist örgüt etkinlikler düzenlemekte, bu etkinliklerde “Girl Power” (Kız Gücü) sloganı kullanılmakta.

ABD BAŞKANLARI NİXON VE TRUMP’A “BÜYÜ YAPTILAR”

ABD’de 1960’larda kurulan Witch isimli feminist örgüt ise hem ilk kuruluş yıllarında hem de yakın tarihte ABD Başkanlarına “cadı büyüsü” yapmasıyla kayıtlara geçmişti. Feminist ve savaş karşıtı kadınlardan oluşan grup, ABD Başkanı Richard Nixon’ın 1970’te Kamboçya’nın işgali kararı alması üzerine, “başkana alenen büyü yaptıklarını” açıklamıştı. Daha yakın zamanda ise Donald Trump’ın ilk başkan seçildiği günlerde, aynı örgütten bazı “feminist cadılar”, onun kimi davranışlarını durdurmak için yine “büyü” yapmışlardı.

Cadılığın, Batılı ülkelerde hâlâ toplumun önemli bir kesiminde karşılık bulduğunu istatistiki araştırmalar da göstermekte. 2005 yılında Kanada ve İngiltere’de yapılan bir anket, toplumun yüzde 13’ünün cadıların varlığına inandığını ortaya koymuştu.

TİK TOK CADILARI

Antik ve Orta Çağın fenomenlerinden olan cadılık, şifacılık, şamanlık ve daha pek çok benzer tipoloji, günümüzün en yaygın sosyal medya mecralarından birisi olan Tik Tok’la da yaygınlık kazanıyor. “Tik Tok cadıları” artık yaygın bir tanımlamaya dönüşmüş durumda. Özellikle gençler, karşı cinsle ilişkilerindeki sorunlarını, “bu cadılara” paralar ödeyip, onların yaptığı “büyülerle” aşmaya çalışıyorlar.

Sonuçta, modern hayatın içerisinde anlam boşluğuna düşen gruplar; gerek kitaplar, gerek analog ve dijital yayınlar gerekse de fiilen devam edilen kurslarla bir dolu hurafenin peşinde koşuyor. Bu süreçlerin çoğunda da İslam’ın “mutlak tek ilah” akidesine, Allah inancına güya alternatif yapılmaya çalışılan “tanrısal figürler” yer alıyor. “Tanrı ruhu, düşünce gücü, evren, evrenin enerjisi, evrene mesaj, çekim yasası” vb. gibi kavramları içeren anlatımlar, bireylerin inanç açlığına yüksek manevi ve maddi maliyetlerle “çare” diye sunuluyor.

- A. Hakan Karayılan, “Tevhid Düşüncesi Ekseninde Kişisel Gelişim Kitapları”, Beyan Yayınları, İstanbul 2015

- Cüneyd Aydın, “İnsanın Anlam Arayışı ve Yeni Çağ İnançları”, Araştırma Yayınları, Ankara 2016

- Kennedy Ryan, “Modern Büyücülük: Feminizm ve Ritüeller", Massachusetts Waltham Brandeis Üniversitesi, 26 Ekim 2023