
Cumhuriyet Halk Partisi bugün, olağanüstü kurultayını gerçekleştiriyor. Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 90 kişinin tutuklanmasıyla gelişen olaylar nedeniyle girdiği türbülanstan çıkmaya çalışan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve yönetici ekibi, kurultayla güçlerini pekiştirip, “birlik" görüntüsü verip, genel merkezin yeni dönemde alacağı kararların tartışmasız hayata geçirilmesini sağlamayı umuyor.
CHP’nin “tek sesliliği” sağlama pratiği için ise tarihinde bolca örnek var. Bu örneklerin en belirgini ve sonraki yılları da etkisi altına alanı ise CHP’nin 1927 yılındaki ilk kurultayıydı.
TBMM’DE YAPILAN PARTİ KURULTAYI
CHP’nin “ilk” kurultayı pek çok ilki barındırmaktaydı. Öncelikle aslında bir parti kurultayının kısmen şekil şartlarını sağlaması bağlamında birinci sayılsa da Sivas Kongresi’nin de partiye eklemlenmesinden dolayı resmî literatürde CHP’nin II. Kurultayı olarak geçmekteydi.
Kurultayın bir başka ilginç tarafı da bir siyasi partinin kurultayının partinin genel merkezinde ya da herhangi bir salonda değil de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde toplanmış olmasıydı. Bunun pratikteki sebebi ise ülkede CHP’den başka siyasi partinin faaliyetine izin verilmemesiydi. Sonuçta ülkenin tek partisi olan CHP’nin milletvekilleri, görev yaptıkları ülkedeki tek Meclis’te toplanıyordu! Partinin milletvekili olmayan diğer yönetici ve üyelerinin, hangi sıfatla TBMM Genel Kurul Salonu’nda bulunduklarını sorgulamak ise günün şartlarında pek mümkün değildi.

6 GÜN 36 SAAT 33 DAKİKADA OKUNAN NUTUK
Kurultay, süresi bakımından da ilkti. Osmanlı dönemindeki çok partili hayatta, siyasi parti kongreleri bir ya da iki günde tamamlanırken, Cumhuriyet devrinin tek partili sisteminin bu kurultayı ise 15 Ekim 1927 tarihinde başlayıp, tam 9 gün sürerek 23 Ekim 1927’de sona ermişti.
CHP kurultayının bu kadar uzun sürmesinin en temel sebebi ise Cumhurbaşkanı ve parti genel başkanının uzun konuşmasıydı. Sonrasında, “Nutuk” adıyla ve henüz Soyadı Kanunu çıkmadığı için “Mustafa Kemal” imzasıyla kitaplaştırılan bu konuşma, tam 6 gün 36 saat 33 dakika sürmüştü.

“DEĞİŞMEZ GENEL BAŞKAN” KARARI
CHP’nin 1927’deki kurultayında, zaten fiilen yürürlükte olan “değişmez genel başkanlık” uygulaması milletvekili, vali ve belediye başkanı ile parti müfettişlerinin oybirliği ile parti kararı ve tüzük maddesi haline de getirilmişti. Kurultayda ayrıca, 9 Eylül 1923 Nizamnamesi ile her yıl toplanması kararlaştırılan ancak parti içi muhalif ekip olan İkinci Grubun varlığı nedeniyle gerçekleştirilmeyen yıllık toplantıların durumu da bir karara bağlanmıştı.
Muhalif gruba mensup milletvekillerinin, 1927 yılına gelinceye kadar yapılan seçimlerde listeye konulmayarak tasfiye edilmesinin ardından, yeni CHP’nin kurultay üyeleri aldıkları kararla parti kurultayının o tarihten itibaren dört yılda bir toplanmasını hükme bağlamışlardı. Kurultayda partinin adının “Cumhuriyet Halk Fırkası” olduğu da kesinleştirilmişti.

YENİ TÜZÜK MADDESİ: “HER ÜYE KAYITSIZ ŞARTSIZ İTAAT EDECEK”
Adı, “1923 Nizamnamesi” (tüzük) olan düzenlemeye göre, partinin yönetim şeklini belirleyen, yapısı itibarıyla da geniş katılımlı olan mekanizma da yine 1927 kurultayıyla ortadan kaldırılmıştı. Yeni nizamnameye göre, partinin Merkez Teşkilatı, Umumi Riyaset (Genel Başkan), Umumi Riyaset Divanı, Umumi İdare Heyeti ve Fırka Divanı’ndan oluşmaktaydı. Genel Başkan, heyet ve divanın tek seçicisiydi. Genel Başkan ayrıca parti müfettişleri ile teftiş konularını da kendisi belirliyordu.
Kurultayın tüzük hükümleri ve fiili durumuyla ortaya çıkan yönetim gücü ise üç unvanda toplanmıştı: Umumi Reis Cumhurbaşkanı, Umumi Reis Vekili Başbakan, Parti Umumi Kâtibi (Genel Sekreter). 1927 yılında tüzüğe eklenen bir diğer madde ise “Bütün parti üyeleri alınan kararlara kayıtsız şartsız itaat edecektir.” hükmüydü. Tüzüğün son maddesi ise “İşbu umumi esaslar hiçbir veçhile değiştirilemez.” şeklinde kaleme alınmıştı.

CHF “LAYIK” BİR FIRKADIR
Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 1927 kurultayında, o tarihten itibaren partinin ilkeleri haline getirilen hükümler de karara bağlanmıştı. Sonuç bildirgesine, “Cumhuriyet Halk Fırkası, Cumhuriyetçi, Layık, Halkçı ve Milliyetçidir.” ifadesi konulmuştu. Laiklik, o dönemin imla ve telaffuzuyla “layıklık” olarak kayda geçmişti.
CHP, 1933 yılındaki kurultayında ise bu hükümler çoğaltılıp, “altı ok” olarak tasnif edilmiş, bu ilkelerin sembolü olan oklar da partinin amblemi haline getirilmişti. CHP’nin “altı ok”u, 1937 yılında da Anayasa’ya konulacaktı. Partinin ikinci genel başkanı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Demokrat Parti’nin iktidara yaklaştığı günlerde, 1950 yılının Mart ayında yaptığı bir konuşmada, “altı ok”un anayasadan çıkartılacağını açıklamışsa da bu değişiklik, 1960 askeri darbesini yapan cuntacılar tarafından 1961 Anayasası’yla gerçekleştirilmişti.
- Yılmaz Gülcan, “Cumhuriyet Halk Partisi (1923-1946)”, İstanbul Üniversitesi Doktora Tezi, İstanbul 1999

Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış