50 yılda 882 maça giden Galatasaray taraftarının arşivi
AA & Ensonhaber

Galatasaray’a duyduğu tutku henüz çocuk yaşta babasının rehberliğinde başlayan 60 yaşındaki Metin Sağır, futbolun izini tam 50 yıldır büyük bir titizlikle sürüyor. 10 yaşında koyu bir Galatasaray taraftarı olan babasıyla birlikte ilk kez stadyuma adım attığında, belki de farkında olmadan hayat boyu sürecek bir arşivin temelini atmıştı. O günden itibaren gittiği her maçın biletini saklamaya başlayan Sağır, zamanla sadece biletlerle yetinmeyip maç skorları, oyuncu kadroları ve karşılaşmalara dair pek çok detayı kaydetmeye başladı.

50 YILLIK FUTBOL ARŞİVİ BİRİKTİRDİ

Futbol tarihine adeta bir arşivci titizliğiyle yaklaşan Sağır, defterler dolusu not aldı ve Galatasaray’ın yarım asırlık serüvenini kayıt altına geçirdi. Ancak zaman içinde belgelerin zarar görme ihtimalini düşünerek, yıllar boyunca oluşturduğu bu değerli arşivi dijital ortama aktardı. Üstelik yalnızca Galatasaray maçlarıyla sınırlı kalmayarak, Türkiye futbol tarihine ışık tutacak detayları da not etti ve tam 50 yıllık bir futbol hafızası oluşturdu.

GALATASARAY'A AİT HER DETAY VAR

Koleksiyon merakı yalnızca maç kayıtlarıyla sınırlı kalmayan Sağır, evinde ve deposunda sayısız hatırayı özenle saklıyor. Maç biletlerinden formalarına, atkılardan eski gazete kupürlerine, dergilerden 50. yıl hatırası anahtarlara kadar Galatasaray’a dair her detayı arşivledi. Hatta 1997 yılında üretilen Galatasaray çikolatasını bile halen muhafaza ediyor. Ancak en büyük hayali, takımının 1000. maçına Galatasaray otobüsüyle gitmek ve bu özel anı kulübüyle birlikte yaşamak.

882 MAÇA GİTTİ, HER MAÇI ANALİZ ETTİ

Çekmeköy’de yaşayan Sağır’ın sarı-kırmızılı renklere olan bağı doğduğunda başlamış. Babasının, annesine sarı-kırmızı çiçekler alarak doğumunu kutladığını anlatan Sağır, kardeşinin adının da efsane futbolculardan esinlenerek Oktay konulduğunu belirtiyor. 1974 yılında Galatasaray-Giresunspor maçıyla başlayan tribün serüveninde bugüne dek tam 882 maça gittiğini dile getiren Sağır, "İlk maç analizlerimi beyaz bir kağıda yazmıştım, hâlâ saklıyorum. Zamanla defterlere geçtim, sayısız analiz defteri doldurdum ve sonunda hepsini dijital ortama aktarmaya başladım" diye anlatıyor.

Yarım asırlık futbol birikimini sadece sayılarla değil, hisleriyle de harmanlayan Sağır, her maçın kendisinde bıraktığı etkiyi not etmeyi bir sorumluluk olarak görüyor:

Bazen içimde bir his oluşuyor, ‘Bu maçta üç gol olacak’ diyorum ve gerçekten de öyle oluyor. Türkiye ve Galatasaray’ın 50 yıllık futbol arşivini tuttum.

Eskiden gazetelerin verdiği fikstürleri sabırsızlıkla beklerken, artık kendi fikstürlerini kendisinin hazırladığını belirten Sağır, "Bu yaşıma geldim, hâlâ devam ediyorum. 1974 yılının Türkiye’sini, Almanya’sını, İngiltere’sini ezbere bilirim." diyerek futbol tarihine duyduğu hâkimiyeti ortaya koyuyor.

Sağır, yıllar boyunca emek verdiği bu arşivin yalnızca kendisine ait kalmasını istemiyor. En büyük dileği, Galatasaray Müzesi'nde özel bir alan oluşturularak bu değerli koleksiyonun sergilenmesi ve gelecek nesillere aktarılması.

ALİ SAMİ YEN'DE SON MAÇIN KAPTANI

Futbol ve Galatasaray sevgisini koleksiyonculukla birleştiren Metin Sağır, sarı-kırmızılı ekibin tarihine dair her detayı arşivinde yaşatıyor. Galatasaray’ın 50. yılına özel üretilen hatıra anahtarı ve 2011’de yıkılan Ali Sami Yen Stadyumu’nda taraftarlara özel hazırlanan son maç madalyası, onun için en kıymetli parçalar arasında yer alıyor. Ancak Sağır’ın hafızasında bu stadyumla ilgili en özel anı, sahada bizzat yer aldığı o veda maçı…

Ali Sami Yen’de taraftarların sahaya çıktığı son maçta kaptanlık yapma şansını elde eden Sağır, o unutulmaz günü şöyle anlatıyor:

Son maçı ben oynadım. 40 bin kişi arasından anılarımızı paylaşmamız istendi, fotoğraflarımızı gönderdik. Yapılan seçimde beni de sahaya çıkacak isimlerden biri olarak belirlediler ve hatta takım kaptanı oldum. Arşivimde yer alan en özel formalarımdan biri, Kopenhag maçına gittiğim forma ile Ali Sami Yen’de oynadığım son maçta giydiğim forma. Ayrıca, Galatasaray'ın benim gözümle statta gördüğüm 1905’inci golünü Yunus Akgün, Alanyaspor karşısında attı.

BÜYÜK HAYALİ: BİNİNCİ MAÇTA TAKIM OTOBÜSÜNDE OLMAK

Yarım asırdır takımıyla yaşayan Sağır’ın en büyük hayali, Galatasaray’ın 1000. maçına Kemerburgaz Tesisleri’nden hareket eden takım otobüsünde oyuncularla birlikte gitmek ve o günkü kulüp başkanından plaket almak. Futbol arşivi ve koleksiyonunu yalnızca kendisi için değil, gelecek nesiller için de hazırladığını belirten Sağır, emek verdiği bu birikimin Galatasaray Müzesi’nde özel bir köşede sergilenmesini istiyor:

Ben de Karıncaezmez Şevki gibi anılmak isterim. O, Galatasaray’ın unutulmaz figürlerinden biri. Yıllarca büyük bir emekle topladığım bu arşivi Galatasaray Müzesi’ne bağışlamak isterim. Orada benim de bir köşem olsun, çünkü benden sonra da bu hatıraların yaşamasını istiyorum. Yıllar sonra unutulmamak için bu koleksiyonu hazırlıyorum. Bunların kaybolmasını istemem.

UNUTULMAZ GOLLER VE FUTBOL TUTKUSU

Gençliğinde kıvırcık saçları nedeniyle çevresinin kendisini Gabriel Sara’ya benzettiğini belirten Sağır, futbolun ruhuna inanan bir taraftar. Ancak son yıllarda sosyal medyanın etkisiyle taraftar kavgalarının arttığını düşünüyor ve skor odaklı destekçiliğin doğru olmadığını vurguluyor.

Unutamadığı goller arasında, 2000 UEFA Kupası Finali’nde Gheorghe Popescu’nun Arsenal’e penaltıdan attığı dördüncü gol, 1998’de Hagi’nin son dakika golü ve yine Hagi’nin Monaco’ya uzak mesafeden gönderdiği unutulmaz şut yer alıyor.

Galatasaray’ı 1974’ten bu yana takip eden Sağır’a göre kulübün en özel dönemleri üç farklı kadroya ait:

1988 takımı

1996-2000 efsane kadrosu

Drogba ve Sneijder’in yer aldığı şampiyon ekip

Ancak onun futbol izleme tarzı da oldukça kendine özgü. Maç esnasında yanındaki kimsenin bacak bacak üstüne atmasını, su veya çay içmesini istemediğini belirten Sağır, tam anlamıyla maça konsantre olduğunu söylüyor:

"90 dakika boyunca telefona bakmış bir insan değilim. Maç izlerken tamamen oyuna odaklanırım, yanımda oturanlar da buna saygı duymalı."