Suriyeli muhaliflerin devrimi tüm dünyanın dilinde.
8 Aralık'ta özgürleşen Suriye, bu zamana kadar büyük insanlık suçlarına, kana, gözyaşına ve zulme sahne oldu...
2011'de başlayan iç savaşla birlikte başlayan işkence ve infazlara ait fotoğrafların dünyaya duyurulması ise Suriye topraklarında yaşanan zulmü en net şekilde ortaya koydu.
Esad rejiminin işkence ve cinayetlerini gösteren 55 bin fotoğrafı sızdıran Sezar kod adlı askeri fotoğrafçı Ferid el-Mezhan, ilk kez Al Jazeera’in belgeselinde yüzü ve adıyla ortaya çıktı.
"İLK GÜNLERDE 10-15 KİŞİYİ ÇEKİYORDUM"
Al Jazeera'da yayınlanan Lil-Kıssa Bakıyye (Hikayenin Geri Kalanı) adlı programa konuk olan Şam'daki askeri polis teşkilatında adli delil kayıt bölümünün başında bulunan Mezhan, Esad rejiminin hapishanelerinde yaşanan zulmü ve bu zulmü tüm dünyaya duyurma serüvenini anlattı.
Esad rejimi döneminde hapishanelerde bulunan tutuklulara karşı işlenen suçları ifşa eden ve ilk kez gerçek sesi ve görüntüsüyle ekran karşısına çıkan "Sezar" lakaplı askeri polis Mezhan, verdiği röportajda "günlük olarak öldürülen 10 ila 15 kişinin fotoğrafını çektiğini daha sonra bu sayının giderek arttığını ve 50'yi aştığını" söyledi.
Delilleri ve verileri bir araya getirme ve Suriye'nin dışına sızdırma yolculuğunu anlatan Mezhan, devrimden önce görevinin, askerlerin karıştığı ölümcül kazaları fotoğraflamak olduğunu kaydetti.
"EMİR YÖNETİMİN EN ÜSTÜNDEN GELİYORDU"
Suriye devriminin başladığı Dera kenti sakini olduğunu, "fotoğraflama ve rejimin işlediği suçların belgelenmesi emrinin, öldürme eylemlerinin gerçekten uygulandığını doğrulamak amacıyla yönetimin en üst kademesinden verildiğini" vurgulayan Mezhan, devrimden önce görevinin, askerlerin karıştığı ölümcül kazaları fotoğraflamak olduğunu ancak devrimin başlamasıyla öldürülen tutukluları fotoğraflamasının istendiğini anlattı.
"Güvenlik birimlerinin yöneticileri, tutuklu kurbanların ceset fotoğraflarıyla Esad rejimine mutlak sadakatlerini ifade ediyorlardı. Tutuklanan kurbanların bedenlerinin toplandığı ve fotoğraflarının çekildiği yerler Tişrin Askeri Hastanesi ve Harasta Hastanesi morglarıydı. Mezzeh Askeri Hastanesi'nin otoparkı, ölü sayısı arttıkça cesetlerin fotoğraflanması için morg olarak kullanıldı." diyen Mezhan, ilk olarak Tişrin Hastanesi'nde Dera kentinde öldürülen devrimcilerin fotoğraflarını çektiğini anlattı.
3 YIL BOYUNCA FOTOĞRAFLARI KAÇIRDI
"Rejim tarafından binlerce tutuklunun ailesine yönelik sistematik şantaj operasyonları yürütüldüğünü ancak hiçbir bilgi edinilemediğini" aktaran Mezhan, şöyle konuştu:
İşkencelerle öldürülen insanları fotoğrafladım. Devrimin başından beri firar etme kararım vardı ama mümkün olduğunca çok fotoğraf ve kanıt toplayabilmek için erteledim. Ben güvenlik noktalarında aranma korkusuyla görüntü iletim araçlarını elbiselerimin, bir somun ekmeğin ve vücudumun içine saklıyordum.
Şam'daki iş yerimle Tel şehrindeki ikametgâhım arasında gidip gelmemi sağlayan resmi bir askeri kimliğim ve sahte bir sivil kimliğim vardı. Şam'daki iş yerimden evime fotoğraf kaçırma süreci neredeyse her gün gerçekleştiriliyordu. Fotoğrafların kaçırılma süreci yaklaşık 3 yıl boyunca neredeyse her gün gerçekleşti.
"ÖLÜM NEDENİ KALP VE SOLUNUM DURMASI"
Yaşlıların, kadınların, gençlerin ve hatta çocukların öldürüldüğünü, tutukluların isimlerinin olmadığını, hapishanede rakamlarla çağırıldığını söyleyen Mezhan, "öldürüldükten sonra kişilere 3 numara verildiğini bunların ilkinin ceset rakamı, ikincisinin işlemi yapan güvenlik birimi rakamı, üçüncüsünün ise tıbbi kategori rakamı olduğunu kaydederek, "Rejime bağlı doktorlar, öldürülenlerin ölüm nedenini kalp ve solunum durması olarak yazıyordu." dedi.
Yaşlılar ve gençlerin ahlaksız ve insanlık dışı olarak gece ve gündüz öldürüldüğünü ifade eden Mezhan, insanlık vahşeti yaşandığını ve insanların bedenleri üzerinde işkence izlerinin görüldüğünü söyleyerek, "Hangi yönetim kendi halkına böyle bir vahşeti nasıl reva görür?" dedi.
"ALLAH'IN VE İNSANLIĞIN ÖNÜNDE SORUMLUYDUM"
Akrabalarının ve komşularının öldürüldüğünü ve tutukluların öleceğini bildiğini söyleyen Mezhan, "Allah'ın ve insanlığın önünde sorumluydum ve sorumluluğumu yerine getirmiş olduğumu temenni ediyorum." diye konuştu.
"Ürdün üzerinden Katar'a gittiğini ve orada bir hukuk bürosunun, Suriye rejiminin hesap vermesine hazırlık için gerekli dosyayı hazırladığını" anlatan Mezhan, Suriye'nin yeni hükümetinden savaş suçlularını yargılamak ve onlardan hesap sormak için ulusal mahkemelerde davalar açmasını ümit ettiğini dile getirdi.
Mezhan ayrıca, "ABD hükümetinden Sezar Yasası'nı iptal etmesini ve Suriye halkına yönelik yaptırımları kaldırmasını talep ediyorum." ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın onayıyla 2019'da "Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası" adıyla Esad rejimi yönetimindeki Suriye'ye yaptırımlar uygulamaya konulmuştu.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış